Kurbağa, kaplumbağa, yılan ve timsah gibi hem karada hem de suda yaşayan hayvanlar hakkında mezhep imamları farklı görüşler serdetmiştir. Malikiler, bu hayvanların tamamını helâl görürken (Sahnûn, el-Müdevvene, 1/452), Hanefiler ise söz konusu hayvanların tamamının haramlığına hükmetmiştir (İbn Hümâm, Fethu’l-kadîr, 3/68; İbn Nüceym, el-Bahru’r-râik, 3/28-29). Şafiîler, karaya çıksa bile orada hayatlarını devam ettiremeyen su canlılarını caiz görse de, kurbağa ve timsah gibi karada da hayatlarını sürdürebilen veya kaplumbağa gibi habîs olan ya da yılan ve akrep gibi zehirli olan canlıların haramlığına kail olmuşlardır (Şirbinî, Muğni’l-muhtâc, 4/298).

Hanbelî mezhebine göre ise kurbağa, timsah ve yılan dışındaki bu tür hayvanlar mubahtır. Kurbağanın haram olmasının sebebi, Hz. Peygamber’in onu öldürmeyi yasaklamasıdır (Ebu Dâvud, “Edeb”, 164-165; Nesâî, “Sayd”, 36). Timsah, köpek dişi bulunduğu ve yırtıcı bir hayvan olduğu için haram kabul edilmiştir. Yılanın haram olmasının sebebi ise zehirli ve habîs bir hayvan olmasıdır (İbn Kudâme, el-Muğnî, 11/85). Ayrıca, Hanbelîler yengeç, su aygırı ve kaplumbağa gibi hem karada hem de denizde yaşayan hayvanların helâl olması için boğazlamayı şart koşmuşlardır. Çünkü Hanbelîlere göre, bu hayvanlar hem karada hem de suda yaşayabildiklerine göre, ihtiyaten kara hayvanlarının hükmüne tâbi olmaları gerekmektedir (İbn Kudâme, el-Muğnî, 11/83).