Nebiyy-i Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) hamr’ı şu ifadelerle tanımlamıştır: “Her sarhoşluk veren şey hamrdır ve her sarhoş edici haramdır” (Buhârî, “Eşribe”, 1; Müslim, “Eşribe”, 73). Hamr, üzüm, hurma, bal, buğday ve arpa gibi maddelerden elde edilen sarhoş edici içeceklerdir (Buhârî, “Eşribe”, 2; Müslim, “Tefsir”, 32). Hattâbî, hamr’ın sadece bu beş şeyden yapılmadığını, başka gıdalardan elde edilen içkilerin de aynı hükme tabi olduğunu ifade etmiştir. (Elmalılı, Hak Dini Kur’ân Dili, 5/3107).

İbn Ömer, hamr’ın her tür sarhoş edici maddeyi kapsadığını belirtmiş ve şarap, şıra, kuru üzüm, kuru hurma, buğday, arpa ve baldan yapılan içkilerin hepsinin hamr olduğunu söylemiştir (Nesâî, “Eşribe”, 20; Buharî, “Eşribe”, 2; İbn Mâce, “Eşribe”, 5). Enes b. Malik de, Medine’de içkinin haram kılındığı dönemde hurmadan yapılan içkilerin yaygın olduğunu ifade etmiştir (Buhârî, “Eşribe”, 1).

Resûl-i Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) hamr’ın üzüm ve hurmadan elde edildiğini belirtmiş, ancak ümmetinin ilerleyen dönemlerde ismini değiştirerek farklı maddelerden yapılan içkileri tüketeceğini haber vermiştir. (Buhârî, “Eşribe”, 2). Hanefi mezhebi dışındaki diğer üç mezhep, bu ve benzeri hadislerden yola çıkarak, sarhoşluk veren bütün içkilerin hamr olduğunu ve konuyla ilgili ayet-i kerimenin yasağı kapsamına girdiğini söylemişlerdir. Hanefîler ise hamr’ın, çiğ üzümden yapılan şarap anlamına geldiğini, şarabın dışındaki diğer içkilerin ise Sünnet yoluyla yasaklandığını ifade etmişlerdir. (Yüksel Çayıroğlu, İslam Hukukuna Göre Helal Gıda).

Allâme Hamdi Yazır, hamr’ı şu şekilde açıklamıştır: “Hamr, esasen örtmek anlamına gelir ve çiğ üzüm şırasından yapılan şaraba isim olmuştur. Çünkü aklı örter ve kafayı dumanlar. Hamr, bu üzüm şarabına özgü bir isimdir. Ancak sarhoşluk veren her şey bu anlamda hamrdır.” (Elmalılı, Hak Dini Kur’ân Dili, 5/3107).